Çocukluk dönemleri herkes için özlenen aranan bir dönemdir. O dönemde yaşananlar adeta hafızaya kazınmış gibidir. Nitekim çağdaş eğitim uzmanları çocukların hafızası için şöyle tespitte bulunurlar: “Çocuklara verilen bilgiler taş üzerine kazınmış yazı gibidir. Kolay silinmez.”

Kendi tecrübelerime dayanarak söylüyorum. On yıldan fazladır bu şehirde yaşıyorum (Erzincan). Biri çıksa ve dese ki yediğin içtiğin senin olsun on yıllık hatıralarını bize bir anlat.
İnanın bir saat sürmez anlatabileceğim. Ama aynı soruyu çocukluk anılarını anlat diye sorsa ne kadar sürer anılarımı anlatmak bilemiyorum… Bu tespitim sadece benim için geçerli değildir hiç şüphesiz. Siz de içinizden evet doğru diyorsun dediğinizi hissediyorum… Öyle bir araştırma var mı bilmem ama sanki çocukluk yıllarımız çok daha dolu dolu geçmiş gibi… Ya da çocuklukta yaşadıklarımız bilgisayar diliyle ifade edersek; harddiske kaydedilmiş bilgiler gibidir. Sonradan yaşadıklarımız ise geçici hafızaya alınmış bilgiler gibidir. Ya çabuk unutuluyor veya zamanla siliniyor.

Bizim çocukluk dönemlerimizde yaz geldiği zaman köylerde çocuk kalmaz, yaylaya gönderilirlerdi. Sebebi de köylerde sıcakların çok oluşu, sineklerin çocukları ısırıp rahatsız edişi, dedelerin ve ninelerin yaylada oluşu ve hepsinden önemlisi gıda depolarının (inekler ve onlardan elde edilen süt, yoğurt, yağ, peynir gibi çocukların ihtiyaç duyduğu ana besin maddeleri) yaylada olmasıydı. Aslında belki farkında olmadan çocukların yüksek yerde bol oksijen bol gıda ile daha sağlıklı gelişmeleri sağlanmış oluyordu. Böylece kara kışa daha mukavemetli girmiş oluyorlardı.

Çocukluk yıllarımdan bir günümü hatırlıyorum; yaz ortalarıydı.. Tsavlukaya gidip çayırın harklarını (suyunu) açmamız gerekiyordu. Çünkü havalar kurak geçiyor doğal yağmurlar çayırların sulanmasına yeterli gelmiyordu. Herhalde o zamanlar şimdilerde olduğu gibi havalar bozuk geçmiyordu! O zaman henüz araba yolu yapılmamıştı. Yaya gitmek zorundaydık ve öyle de yaptık. Sabahleyin erkenden yola koyulduk. Patika yollar yaz aylarında çok gizemli oluyordu. Çok fazla giden gelen olmadığı için büyüyen otlar adeta yolu kapatacak hale gelmişti. Çukurlar oluşmuş yerlerden sürpriz bir şekilde kurbağaların uzun atlama yaptıklarına şahit oluyorduk. Özellikle gürgenlik gibi ormanlık alandan geçerken o ıslak yeşil çimlerin güneşi gördükten sonra yaydığı nem (rutubet) kokusunu, yüzde yüz oksijeni içimize çeke çeke yolumuza devam ettik. Elbette o meşhur durak yerlerinde nefeslenmeden geçemezdik. Birinci durak Gürgenlik (okseyes), ikinci durak Kadohor da soluklandıktan sonra ver elini Tsavluka…

Tsavluka’ya vardık hemen işimizi yapmalıydık. Bilirsiniz herkesin bir sulisi (suyun akabileceği bir çayırı) vardır. Biz de işte sulinin küçük ırmaklardan akan suyunun arızalanan veya tıkalı olan yerlerini açmak için obadan kazmaları aldık. Çayırın üç yerinde hark (yarık, kanal) vardı. Üçünü de kontrol ederek bozuk yerleri kuhc (çimen) kopararak düzettik. İşimiz öğleyi bitmişti.

Hava açık, derenin içinden akan suyun sesi hoş bir şekilde kulaklarımızı okşuyor, çevrede kimsecikler yok, çevrede kara sinek, kuş sesi ve bir de ana arı (bumbura) sesi… Tabi ki kara benekli, kan emici sineği ve ısırma anında kendinden geçtiği anda bir el darbesiyle emdiği kanla birlikte olduğu yere yapıştırdığımız sinekleri de es geçemem…

İşimiz bittikten sonra sıra azığımızı yemeye gelmişti. Ekmek peynirin olduğu yerde çay olmadan olmaz tabiki. Şarıl şarıl akan buz gibi suyu kafekaya doldurduk. Ateşi yakmak için evin içerisinde saklanan kuru çam dallarını kullandık. Ama kibritimiz baharda bir purdula (bez parçasına ) sarılı olduğu halde bırakıldığı için nemlenmiş, bilmem kaçıncı denemede yanmıştı. Neyse yemeğimizi yedik, çayımızı içtik. Bir müddet daha oturup doğayı seyrettikten sonra ikindi sularında köye doğru yol aldık.
Bu gün o mekânlarda ozamanki çiçekleri, böcekleri göremiyorum. Ya siz?

Eski yazılarımlar sizlerle baylaşmak istedim.

Selam ve sevgilerimle…
Mehmet ÇOKLUK, 18 Ağustos 2006

Login


 

Ziyaretçi Defteri

pasamehmet
Herkeze Selam, acaba bu ""Sülaleye dayali Soy Ağacimiz."" ne zaman faaliy...

Ilkokul Mezunlarimiz

Eğridereköyü İlkokulu ilk olarak 1948 - 2008 Eğitim Yili

Calisma Asamasinda

Eğridere Köyü Facebook

Sosyal Medyada da, beraber kalalim.
Takip et Tiklayiniz

Go to top