Aşık Mustafa BAL’dan

Evleri ahşaptandır, birçok yerler ormandır.
Burda geçinmek alem, hayatımız romandır.
Yazmaya aciz kalem, halimiz elamandır.
Kimi gurbet telaşı, kimi de göçmen çıkar.

“Eğridere Köyü halkının geçim kaynakları nelerdir ?” gibi bir soruyla karşılaşıldığında cevap vermek oldukça zor. Çünkü; hem geçmişten günümüze doğru geçim kaynakları çeşitlilik göstermekte; hem de tek bir geçim kaynağı, ailenin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli olmamaktadır.

Güzel Türkiye’mizin de can damarı olan tarım ve hayvancılık geçmişten günümüze değin ailelerin geçimlerine önemli katkılar sağlamaktadır. Geçmişe bakıldığında çok yoğun olarak yapıldığı görülen tarım ve hayvancılık, geçinebilmek için hiçbir zaman yeterli olmamıştır. Bu nedenle insanımız geçimini sağlamak için başka yollar aramış, bu arayış neticesinde ya gurbete çıkmış ya da yörede uygulanabilecek meslekleri öğrenmiştir.

Baş döndürücü bir hızla değişimlerin yaşandığı dünyada, insanların geçim kaynaklarında da zamana ve şarta bağlı değişimler yaşanmaktadır. Bu değişimi köyümüzde de gözlemlemek mümkündür. Meselâ; eskiden önemli bir geçim kaynağı olan “kalaycılık” bugünkü şartlarda geçim kaynağı olmaktan çıkmıştır.

Bu nedenle geçim kaynaklarını iki bölümde ele alarak değerlendirmek gerekir:

1.BÖLÜM

Yok Olan Geçim Kaynakları

Kalaycılık
Hızarcılık
Marangozluk
Taş Duvar Ustalığı

a)- Kalaycılık

Yaşı 35-40’ın üstünde olanların çoğu babalarının bu meslekten kazandıkları paralar
ve hikayelerini dinleyerek büyümüşlerdir. Kısaca “bakır kapları kalay kullanarak parlatma” işi olan bu meslek, yok olan geçim kaynakları arasında en fazla gelir getireni idi. Köyümüzün kalaycı ustaları; yanlarına gençlerden bir-iki kişiyi “çırak” olarak alır ve kış mevsiminde ağırlıklı olarak Giresun ve Ordu illerine bağlı köylerde mesleklerini icra ederek para kazanmak amacıyla “gurbet”e çıkar, iki-üç aylık zamandan sonra alacaklarını “fındık ayı”nda toplamak üzere “veresiye defterleri” ile dönerlerdi.

b)- Hızarcılık

“Ağaç kütüklerini hızarla biçerek tahta haline getirmek” işi olan hızarcılık, ustaları tarafından daha çok köyümüzde ve civar köylerde icra edilirdi. Bu meslek için iki “hızarcı ustası”nın olması gerekirdi. Özel olarak hazırlanan tezgahın üzerine ağaç kütüğü yatırılır ve tahta haline getirmek için ustalardan biri alttan, diğeri ise üstten biçme işini yaparlardı.

c)- Marangozluk

Zarafet, incelik, yetenek gerektiren bu mesleğin ustaları demir çivi kullanmadan ev inşa edebilecek kadar işin erbabı olan insanlardı. Bu mesleğin de uygulama alanı köyümüz ve civar köylerdi. Betonarme yapıların devreye girmesi ile “ölü meslek” haline gelen bu mesleğin ustaları, -nedendir bilinmez- genellikle muhabbeti seven ve meddah özellikleri ağır basan insanlardı.

Marangozlar aynı zamanda el becerileri konusunda da yetenekli insanlardı. Köy halkının işlerinde kullanacakları araç-gereçleri de bu ustalar yaparlardı. Yaptıkları araç-gereçler arasında sepet, -yöresel adıyla- kofin, kazma sapı, balta sapı, kerendi sapı, tırmık … sayılabilir. Bu işler için ücret değil, “dua” talep ederlerdi.

d)- Taş Duvar Ustalığı

Bu ustalar, inşa edilecek olan evlerin taş duvarlarını, dik olan arazide toprak kaybını önlemek için set olarak yapılan duvarları, evlerin çevre düzenlemesi niteliğinde olan duvarları yaparlardı. İyi bir ustanın yaptığı taş duvarlar, yıllara meydan okurcasına halâ ayakta durmaktadır.

Bu saydığımız meslekler her ne kadar yok olan geçim kaynakları olarak sayılmış ise de halâ bu mesleklerin ustaları vardır ve ihtiyaç hasıl olduğunda mesleklerini icra ederler.

Aşık Mustafa BAL’dan

Rampa rampa tarlalar, toprakları verimsiz.
Mısır yapsan domuz yer, çay dikersen sürümsüz.
Çalışırsın boş yere, sene geçer ürünsüz.
Fındığa güvenilmez, don yapar tümün yıkar.

2.BÖLÜM

Günümüzdeki Geçim Kaynakları

Tarım
Hayvancılık
Öğretime Bağlı Meslekler
Gurbet
İnşaat Ustalığı
Serbest Meslek

a)- Tarım

Ekilebilir alanların azlığı, toprağın –genelde- verimsiz oluşu ve yabani hayvanların  zararı yapılan tarım çalışmalarının verimini engellemektedir. Köyümüzde tarımla uğraşmak oldukça zor ve sadece tarıma bağlı olarak geçinmek mümkün değildir. Toprağın üstünün karla kapanmasının dışında, bir yılın önemli bir bölümü bu iş için ayrılır.

Ekilebilir ürünler arasında mısır, fasulye, patates, karalahana ve kabak sayılabilir. Tarım işlerinin tamamı insan gücüyle yapılır. Tarlanın gübrelenmesi ve bellenmesi, tohumların ekilmesi, ayrık otlarının ayıklanması, ürünlerin toplanması ve eve taşınması … Elde edilen ürünlerin aileler için nakit olarak bir getirisi yoktur, tamamı aile tarafından tüketilir.

Çay ve fındık üreticiliği son zamanlarda geçim kaynakları arasında önemli bir yer almıştır. Ekilemeyen arazilere (tarlalara) genellikle çay veya fındık dikildiği için çay ve fındık dikili alanlarda artış olmuştur.

b)- Hayvancılık

Geçmişe nazaran önemini ve ağırlığını yitirmiş olmasına rağmen en önemli geçim kaynağıdır. Büyükbaş hayvanlardan inek ve öküz beslenir. İnek, sütü için beslenirken; öküz, kasaplık veya kurbanlık hayvan olarak beslenir. Sütten elde edilen yoğurt, peynir, yağ … eskiden satılıp paraya dönüştürülürken, şimdi ise büyük bir kısmı aileler tarafından tüketiliyor, bir kısmı da gurbet ellerdeki eş ve dostlara gönderiliyor.

Eskiden yapılan küçük baş hayvan besiciliği ise günümüzde yapılmamaktadır.

Hayvancılık yapan aileler adete göçebe hayatı yaşar. Kışı köyde geçiren aileler; baharda mezirelerde/komlarda, yazın yayladadırlar.

d)- Öğretime Bağlı Meslekler

Geçim şartlarının zorluğu aileleri çocuklarını okutmaya ve bu yolla meslek sahibi olmalarını sağlamaya yönlendirmiştir. Bu konuda aileler her türlü maddi ve manevi fedakârlığı çocukları için yapmış ve yapmaya devam etmektedirler. Bu sayede meslek sahibi olup, resmi veya özel sektörde çalışıp geçimlerini sağlayanların sayısı oldukça fazladır. İmam, öğretmen, memur, mühendis, mimar, hakim, kaymakam, öğretim görevlisi, doktor, yönetici, avukat, …

e)- Gurbet

Ne kadar “zalim” olsa da, köylümüz için zorunludur gurbet. Vazgeçilmez olan geçim kaynağı. Anayı, yarı, diyarı … önce Allah’a, sonra komşulara emanet ederek ve “ah fakirlik” diye diye gurbet ellerde nafaka peşine düşen insanımız çoktur. Gurbet için yurt dışını (Almanya, İsviçre …) tercih edenler olduğu gibi yurt içinde de gurbete (İstanbul, Adapazarı, Samsun …) çıkanlar vardır. Başlangıçta aile reisinin tek başına çıktığı gurbet yolculuğuna daha sonra eşi ve çocukları katılmıştır.

Gurbetçilerin bir kısmı emekli olup, köye dönmüş, dönmektedir. Bir kısmı da sadece yaz aylarında köye gelmektedir.

Hem yurt dışında hem de yurt içindeki gurbetçilerin çoğunluğu geçimlerini ticaretle sağlamaktadır. Aralarında işveren olanlar da vardır.

f)- İnşaat Ustalığı

Gerek yeni ev inşa etmek, gerekse de var olan evi onarmak isteyen ailelerin inşaat ve onarım işlerini yaparlar. Son zamanlarda bu sektörde iş yoğunluğu gözlenmektedir. İnşaat ustaları bu işle ilgili herhangi bir eğitim almamış olup, atadan-dededen ve tecrübe yoluyla öğrendikleri ile mesleklerini icra etmektedirler.

g)- Serbest Meslek

Kalfalık, çıraklık, dolmuşçuluk, yevmiyecilik … yaparak geçinenler de vardır.

Aşık Mustafa BAL’dan

Çayır kesmek ağır iş, ot kesilir alınmaz.
Erkekler yaban elde, yevmiyeci bulunmaz.
Bir gelirin olmazsa, bu yerlerde durulmaz.
Fakirlik illetinden, herkes kaçmaya bakar.

Başlangıçtaki sorunun cevabını rahmetli Aşık Mustafa BAL’ın bir destanının ara ara verilen dörtlüklerinde bulmak mümkündür. Aşık’ın vurgu yaptığı gibi “esas geçim kaynağımız gurbettir.”

                                      Hazırlayan : Ayhan Hoş

Login


 

Ziyaretçi Defteri

pasamehmet
Herkeze Selam, acaba bu ""Sülaleye dayali Soy Ağacimiz."" ne zaman faaliy...

Ilkokul Mezunlarimiz

Eğridereköyü İlkokulu ilk olarak 1948 - 2008 Eğitim Yili

Calisma Asamasinda

Eğridere Köyü Facebook

Sosyal Medyada da, beraber kalalim.
Takip et Tiklayiniz

Go to top