Site

Aşık Mustafa BAL’dan

Evleri ahşaptandır, birçok yerler ormandır.
Burda geçinmek alem, hayatımız romandır.
Yazmaya aciz kalem, halimiz elamandır.
Kimi gurbet telaşı, kimi de göçmen çıkar.

“Eğridere Köyü halkının geçim kaynakları nelerdir ?” gibi bir soruyla karşılaşıldığında cevap vermek oldukça zor. Çünkü; hem geçmişten günümüze doğru geçim kaynakları çeşitlilik göstermekte; hem de tek bir geçim kaynağı, ailenin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli olmamaktadır.

Güzel Türkiye’mizin de can damarı olan tarım ve hayvancılık geçmişten günümüze değin ailelerin geçimlerine önemli katkılar sağlamaktadır. Geçmişe bakıldığında çok yoğun olarak yapıldığı görülen tarım ve hayvancılık, geçinebilmek için hiçbir zaman yeterli olmamıştır. Bu nedenle insanımız geçimini sağlamak için başka yollar aramış, bu arayış neticesinde ya gurbete çıkmış ya da yörede uygulanabilecek meslekleri öğrenmiştir.

Baş döndürücü bir hızla değişimlerin yaşandığı dünyada, insanların geçim kaynaklarında da zamana ve şarta bağlı değişimler yaşanmaktadır. Bu değişimi köyümüzde de gözlemlemek mümkündür. Meselâ; eskiden önemli bir geçim kaynağı olan “kalaycılık” bugünkü şartlarda geçim kaynağı olmaktan çıkmıştır.

Bu nedenle geçim kaynaklarını iki bölümde ele alarak değerlendirmek gerekir:

1.BÖLÜM

Yok Olan Geçim Kaynakları

Kalaycılık
Hızarcılık
Marangozluk
Taş Duvar Ustalığı

a)- Kalaycılık

Yaşı 35-40’ın üstünde olanların çoğu babalarının bu meslekten kazandıkları paralar
ve hikayelerini dinleyerek büyümüşlerdir. Kısaca “bakır kapları kalay kullanarak parlatma” işi olan bu meslek, yok olan geçim kaynakları arasında en fazla gelir getireni idi. Köyümüzün kalaycı ustaları; yanlarına gençlerden bir-iki kişiyi “çırak” olarak alır ve kış mevsiminde ağırlıklı olarak Giresun ve Ordu illerine bağlı köylerde mesleklerini icra ederek para kazanmak amacıyla “gurbet”e çıkar, iki-üç aylık zamandan sonra alacaklarını “fındık ayı”nda toplamak üzere “veresiye defterleri” ile dönerlerdi.

b)- Hızarcılık

“Ağaç kütüklerini hızarla biçerek tahta haline getirmek” işi olan hızarcılık, ustaları tarafından daha çok köyümüzde ve civar köylerde icra edilirdi. Bu meslek için iki “hızarcı ustası”nın olması gerekirdi. Özel olarak hazırlanan tezgahın üzerine ağaç kütüğü yatırılır ve tahta haline getirmek için ustalardan biri alttan, diğeri ise üstten biçme işini yaparlardı.

c)- Marangozluk

Zarafet, incelik, yetenek gerektiren bu mesleğin ustaları demir çivi kullanmadan ev inşa edebilecek kadar işin erbabı olan insanlardı. Bu mesleğin de uygulama alanı köyümüz ve civar köylerdi. Betonarme yapıların devreye girmesi ile “ölü meslek” haline gelen bu mesleğin ustaları, -nedendir bilinmez- genellikle muhabbeti seven ve meddah özellikleri ağır basan insanlardı.

Marangozlar aynı zamanda el becerileri konusunda da yetenekli insanlardı. Köy halkının işlerinde kullanacakları araç-gereçleri de bu ustalar yaparlardı. Yaptıkları araç-gereçler arasında sepet, -yöresel adıyla- kofin, kazma sapı, balta sapı, kerendi sapı, tırmık … sayılabilir. Bu işler için ücret değil, “dua” talep ederlerdi.

d)- Taş Duvar Ustalığı

Bu ustalar, inşa edilecek olan evlerin taş duvarlarını, dik olan arazide toprak kaybını önlemek için set olarak yapılan duvarları, evlerin çevre düzenlemesi niteliğinde olan duvarları yaparlardı. İyi bir ustanın yaptığı taş duvarlar, yıllara meydan okurcasına halâ ayakta durmaktadır.

Bu saydığımız meslekler her ne kadar yok olan geçim kaynakları olarak sayılmış ise de halâ bu mesleklerin ustaları vardır ve ihtiyaç hasıl olduğunda mesleklerini icra ederler.

Aşık Mustafa BAL’dan

Rampa rampa tarlalar, toprakları verimsiz.
Mısır yapsan domuz yer, çay dikersen sürümsüz.
Çalışırsın boş yere, sene geçer ürünsüz.
Fındığa güvenilmez, don yapar tümün yıkar.

2.BÖLÜM

Günümüzdeki Geçim Kaynakları

Tarım
Hayvancılık
Öğretime Bağlı Meslekler
Gurbet
İnşaat Ustalığı
Serbest Meslek

a)- Tarım

Ekilebilir alanların azlığı, toprağın –genelde- verimsiz oluşu ve yabani hayvanların  zararı yapılan tarım çalışmalarının verimini engellemektedir. Köyümüzde tarımla uğraşmak oldukça zor ve sadece tarıma bağlı olarak geçinmek mümkün değildir. Toprağın üstünün karla kapanmasının dışında, bir yılın önemli bir bölümü bu iş için ayrılır.

Ekilebilir ürünler arasında mısır, fasulye, patates, karalahana ve kabak sayılabilir. Tarım işlerinin tamamı insan gücüyle yapılır. Tarlanın gübrelenmesi ve bellenmesi, tohumların ekilmesi, ayrık otlarının ayıklanması, ürünlerin toplanması ve eve taşınması … Elde edilen ürünlerin aileler için nakit olarak bir getirisi yoktur, tamamı aile tarafından tüketilir.

Çay ve fındık üreticiliği son zamanlarda geçim kaynakları arasında önemli bir yer almıştır. Ekilemeyen arazilere (tarlalara) genellikle çay veya fındık dikildiği için çay ve fındık dikili alanlarda artış olmuştur.

b)- Hayvancılık

Geçmişe nazaran önemini ve ağırlığını yitirmiş olmasına rağmen en önemli geçim kaynağıdır. Büyükbaş hayvanlardan inek ve öküz beslenir. İnek, sütü için beslenirken; öküz, kasaplık veya kurbanlık hayvan olarak beslenir. Sütten elde edilen yoğurt, peynir, yağ … eskiden satılıp paraya dönüştürülürken, şimdi ise büyük bir kısmı aileler tarafından tüketiliyor, bir kısmı da gurbet ellerdeki eş ve dostlara gönderiliyor.

Eskiden yapılan küçük baş hayvan besiciliği ise günümüzde yapılmamaktadır.

Hayvancılık yapan aileler adete göçebe hayatı yaşar. Kışı köyde geçiren aileler; baharda mezirelerde/komlarda, yazın yayladadırlar.

d)- Öğretime Bağlı Meslekler

Geçim şartlarının zorluğu aileleri çocuklarını okutmaya ve bu yolla meslek sahibi olmalarını sağlamaya yönlendirmiştir. Bu konuda aileler her türlü maddi ve manevi fedakârlığı çocukları için yapmış ve yapmaya devam etmektedirler. Bu sayede meslek sahibi olup, resmi veya özel sektörde çalışıp geçimlerini sağlayanların sayısı oldukça fazladır. İmam, öğretmen, memur, mühendis, mimar, hakim, kaymakam, öğretim görevlisi, doktor, yönetici, avukat, …

e)- Gurbet

Ne kadar “zalim” olsa da, köylümüz için zorunludur gurbet. Vazgeçilmez olan geçim kaynağı. Anayı, yarı, diyarı … önce Allah’a, sonra komşulara emanet ederek ve “ah fakirlik” diye diye gurbet ellerde nafaka peşine düşen insanımız çoktur. Gurbet için yurt dışını (Almanya, İsviçre …) tercih edenler olduğu gibi yurt içinde de gurbete (İstanbul, Adapazarı, Samsun …) çıkanlar vardır. Başlangıçta aile reisinin tek başına çıktığı gurbet yolculuğuna daha sonra eşi ve çocukları katılmıştır.

Gurbetçilerin bir kısmı emekli olup, köye dönmüş, dönmektedir. Bir kısmı da sadece yaz aylarında köye gelmektedir.

Hem yurt dışında hem de yurt içindeki gurbetçilerin çoğunluğu geçimlerini ticaretle sağlamaktadır. Aralarında işveren olanlar da vardır.

f)- İnşaat Ustalığı

Gerek yeni ev inşa etmek, gerekse de var olan evi onarmak isteyen ailelerin inşaat ve onarım işlerini yaparlar. Son zamanlarda bu sektörde iş yoğunluğu gözlenmektedir. İnşaat ustaları bu işle ilgili herhangi bir eğitim almamış olup, atadan-dededen ve tecrübe yoluyla öğrendikleri ile mesleklerini icra etmektedirler.

g)- Serbest Meslek

Kalfalık, çıraklık, dolmuşçuluk, yevmiyecilik … yaparak geçinenler de vardır.

Aşık Mustafa BAL’dan

Çayır kesmek ağır iş, ot kesilir alınmaz.
Erkekler yaban elde, yevmiyeci bulunmaz.
Bir gelirin olmazsa, bu yerlerde durulmaz.
Fakirlik illetinden, herkes kaçmaya bakar.

Başlangıçtaki sorunun cevabını rahmetli Aşık Mustafa BAL’ın bir destanının ara ara verilen dörtlüklerinde bulmak mümkündür. Aşık’ın vurgu yaptığı gibi “esas geçim kaynağımız gurbettir.”

                                      Hazırlayan : Ayhan Hoş

Köyümüzün Mahalleleri 

     

    Eğridere köyü diğer ismiyle Ğorğoras, ilçe merkezinin  4 km güneyinde dik dağların yamacında kurulu tipik bir Karadeniz köyüdür. Batısında Maraşlı (Paçan), güneyinde Çambaşı (Anoso), doğusunda Taşören (Zeleka) köyleri, kuzeyinde ise Çaykara ilçesi ile çevrelenmiştir. Engebeli ama geniş bir araziye sahiptir. Köy merkezi, mezireler ve yayla topraklarıyla bir bütünlük arzeder.  Köy yedi mahalleden oluşmaktadır. Bu mahalleler sırasıyla;

   Köyün Fotoğraf Galerisi için Tıklayınız.   

Mahalleler

        Köyümüzün  (9) Mahallesi vardır.

  • Camicivarı Mahallesi (Vasılaç)
  • Fındıklı Mahallesi  (Lemetos)
  • Dere Mahallesi  (Botameya)
  • İşıklı Mahallesi  (Lağulos)
  • Serinsu Mahallesi  (Banlağulos, Koronto)
  • Ayvalık Mahallesi    (İfteron)
  • Ovacık Mahallesi  (Kamboz)
  • Şirin Mahallesi  (Şersa)
  • Kaban Mahallesi  (Kaban) 

   İklim

Köyde tipik Karadeniz iklimi hakimdir. Bu nedenle her mevsim bol yağış alır.Köyümüzü tehdit eden en önemli unsur bol yağış netiçesinde oluşan toprak kaymalarıdır.Zaman zaman  köy arazisinde yağış sonrası büyük ölçüde  toprak kaymaları meydana gelmektedir. Hatta can kaybına bile sebebiyet verecek boyutlarda da olduğu vakidir.

Yağış ve iklim şartlarının uygun olmasından dolayı köyde zengin bir bitki örtüsü vardır. Gür ve sık ormanlara sahiptir. Ormanlarında yüksekliğine göre kızılağaç, meşe, kestane,  gürgen ve çeşitli yapraklı ve ibreli ağaçlar yetişir. Meyve ağacı olarak ta elma, armut, kiraz, erik, ceviz ağaçları bol miktarda yetişir.

 Köyde Yaşam

   Çaykara ilçesinden Eğridere köyüne doğru yola çıkıldığında ilk olarak köyün en verimli topraklarının bulunduğu Fındıklı (Lemetos) mahallesine varılır. Adını orada fazla miktarda bulunan fındık bahçelerinden alır. Bu mahalle fındığın yanı sıra her türlü meyve ağacı bakımından da zengin bir bölgedir.Fındıklı mahallesinde halen faal olan bir camii ve artık öğrencisi bulunmayan, dolayısıyla günümüzde hizmet vermeyen 1972 yılında yapılmış bir okul bulunmaktadır.

  
Fındıklı mahallesinin ardından Camicivarı mahallesine varılır. Köyün mevcut dört camisinden en büyüğünün bulunduğu Camiicivarı mahallesi köyün merkez mahallesidir. Yine köyün mevcut iki okulundan büyük ve faal olanı bu mahallede bulunmaktadır. Ayrıca köy odası, kütüphane ve sağlık ocağı ve köy bakkalları da bu mahallede bulunmaktadır. Bunların yanı sıra  Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından koruma altına alınan oyma taş sanatı çeşme yine bu mahallededir.

                  
  
Bu tarihi köy çeşmesi köyün merkezinde tam iki yol ayırımında bulunmaktadır. Çeşmenin solundan doğuya doğru giden düz yol ile Işıklı (Lağolos) mahallesine varılır. Işıklı mahallesi birbirine yakın sıralı evlerden oluşmaktadır. Uzaktan seyredildiğinde mahallenin tamamı bir bütünlük arzeder. Mahallenin ortasında minaresiyle birlikte yapılan yeni camii oraya ayrı bir güzellik katmıştır.

  
Köy çeşmesinin sağından yukarı doğru gidildiğinde  önce Ayvalık (İfteron) mahallesine varılır. Camicivarının kuş bakışı seyredilebildiği bu mahalle yine iç içe birbirine yakın evlerden oluşmaktadır. Bu mahallede şimdilerde sadece ramazan aylarında teravih namazı kılmak için kullanılan bir mescid bulunmaktadır. Bu mescidin hemen yanında elektrik ile çalışan un değirmeni köy halkına hizmet vermektedir.

  
Ayvalık mahallesinden yukarı doğru devam edildiğinde Düz (Kamboz) mahallesine varılır. Adını içinde bulunduğu düzlükten alan bu mahalle bölgede çok nadir görülen düz bir arazi yapısına sahiptir. Bu mahallede halen faaliyet gösteren yeni bir camii mevcuttur.

  
Yolu takip edip daha güneye doğru gidildiğinde Şirin (Şersa) mahallesine varılır. Köyün en yüksek yerdeki mahallesi olduğundan bambaşka görünüm, manzara ve havaya sahiptir. 30-40 sene öncesine kadar bakkalı, kahvesi, terzisi ve mescidi bulunan bu mahalle artık eski kalabalık ve hareketli günlerinden uzaklaşmış  sadece birkaç ailenin yaz aylarında yaşadığı bir mahalle durumuna gelmiştir. Şirin mahallenin armut ağaçları meşhurdur. İçerisinde bizim sayabildiğimiz 20 çeşitten fazla ayrı tat ve özellikte bulunan armut ağaçlarının meyveleri birbirinden lezzetlidir. Bir zamanlar büyük zorluklarla bu mahallede kurulan kiremit imalâthanesinden günümüze sadece kalıntıları kalmıştır.

Camicivarı ve Fındıklı mahalleleri ile çevrelenmiş, köyün adını aldığı dereye sınır  ve Zelaka yolu üzerinde  Dere mahallesi vardır. Hırçın akan derenin çıkardığı su sesinin hakim olduğu bu mahalle meyve ağaçları bakımından zengindir. Bu mahallenin en önemli özelliği değirmenlerin orada bulunmasıdır.

  • Düğünler
  • Cenazeler
  • Hacılık

   Düğünler

   Köyde düğünler çok güzel olurdu. Son yıllarda nedense düğünler  Çaykara’da düğün salonlarında yapılmaya başlanmış. Ama yine de çok az da olsa köyde düğün yapılmaktadır. Köyde düğünler tüm köylünün katılımıyla ve büyük bir coşku içerisinde yapılırdı. Düğünden bir önceki gece kız evinde kına gecesi düzenlenir, gençler bu gecede doyasıya horon oynar ve eğlenirdi. Düğün günü tüm köylüler konvoy halinde yürüyerek kız evine gelin almaya giderdi. Gelin almak kolay olmazdı çoğu zaman. Bunun için cüzdanlar fazlasıyla zorlanılırdı..Çok eskilerde gelinin at ile alındığı da olurmuş...Gelin erkek evine geldiğinde damat evin giriş kapısının üzerinde saklandığı yerden içinde bozuk para, şeker, lokum karışımı bulunan kaseyi gelinin başına doğru boşaltırdı. Tüm çocuklar için düğünün en hareketli ve önemli tarafı burası olurdu. Kim yere düşenlerden ne toplarsa kendinin oluyordu..

  
Düğün evinde o gün tüm köylüye ziyafet çektirilirdi. Normal zamanlarda evlerde bulunmayan özel yemekler yapılırdı. Mesela; kuru fasulye, pilav, hoşaf, baklava… Genelde sofralardan eksilmeyen, ğuli, kavrulmuş fasüyle turşusu, kabak, korkotoşur, kırsaroşur yemeklerine göre düğünde yapılanlar herkese çok cazip gelirdi..Muhabbetle sofraların etrafı çevrilir, büyük bir keyif ile yemekler yenirdi.

Ama yukarda da bahsettiğim gibi artık “düğün salonu” kültürü köyümüze de yayıldığından artık salonlarda ikramlar, ufak bir yaş pasta ve vişne suyu ile geçiştiriliyor çoğu zaman…

   Cenazeler

 Köyde düğünlere gösterilen özen ve ihtimam aynı şekilde hatta daha fazla cenazelere gösterilir. Cenaze haberi anında tüm köye yayılır. Sadece köye değil, köylü olup ta memleketin hatta dünyanın neresinde olursa olsun hemen haberi olur. Bu da köylünün konuya gösterdiği önemin bir göstergesi olsa gerek. Cenaze evine gidilir, cenaze sahiplerine başsağlığı verilir. Herkes büyük bir sükunet içinde müsait bulduğu yerde çökerek bekler. Kimileri evin misafir odasında, kimileri balkonda, kimileri evin tufasında, dışarılarında..Gece boyu sabahlayan cenaze sahiplerinin haricinde birçok köylü olur. Bu sırada cenaze işlemleri için her türlü hazırlık müştereken yapılır.

  
Cenaze namazı genelde mezarın olduğu yerde kılınır. Köyde toplu mezarlık olmadığından herkesin mezarlığı ayrı ayrı yerlerde bulunmaktadır.  Bunun için cenaze namazları camiden çok uzaksa mezarın olduğu yerde kılınır. Cenazeye tüm köylü istisnasız katılır.Cenazeye  yurt içinden veya yurt dışından bir çok köylüde iştirak eder..

   Hacılık

   İslam’ın beş şartından biri olan hac farizasını yerine getirmek için yapılan mukaddes yolculuk köylü için hayatının en önemli dönemidir. Yıllarca haca gidip hacı olma hayaliyle yaşar. Ama nedense genelde yaş bayağı ilerleyince hac işine sıra gelir. Yakın zamana kadar köyden hacca gidenlerin yaş ortalaması hayli yüksekti. Ama son yıllarda gençlerden de bir çok köylü hacca giderek bu geleneği bir bakıma yıkmışlardır.

  
Köyde hacı adayı yola çıkmadan aylar öncesi tüm tanıdıklarıyla helalleşmeye başlar. O mübarek topraklara kul hakkı ile gitmek istemediklerinden bu işe oldukça önem verilir. Bu helallik istemeler genelde hediyelerle ve güzel konuşmalarla, karşılıklı anlayış ve saygı ile genelde problemsiz şeklide tamamlanır. Vakit hac için köyden ayrılmaya geldiğinde günümüzde olmayıp eskiden var olan bir geleneği anlatmadan geçmemek lazım. Hacı adayları köyde merkez camiin önünde toplanır. İmam önderliğinde uzun uzun dualar yapılır. O zamanlar ilçeye bile ulaşım tamamen yaya olarak sağlandığından tüm köylü hacılara ilçeye kadar yürüyerek eşlik edermiş. Bu yolculuk sırasında gençler kol kola girip, adeta birbirine kenetlenerek  hep bir ağızdan tekbirler getirirlerdi. Tabi en önde bir sancaktar edasıyla ay yıldızlı Türk Bayrağını taşıyan birisi olurdu.

  
Hacıların dönüşü daha heyecanlı ve güzel olurdu. Yine ilçeye kadar inilerek hacılar karşılanırdı. Türk bayrağı eşliğinde yine salavatlarla, tekbirlerle köye çıkılırdı. Köy Çaykara yolu faaliyete geçtikten sonra bu manzaralarda haliyle tarih olmuştu. Artık hacılar araba konvoylarıyla karşılanıp kornalar eşliğinde köye çıkarılır oldu..

  
Hacı köye evine geldiğinde ilk işi evin en yüksek yerine ay-yıldızlı Türk bayrağını asmak olur. Bu bayrak burada hacı olduğunu ve ziyarete açık olduğunun işaretidir. Tüm köylü hacıları ziyaret eder, onlardan oralara dair bir koku, bir iz, bir emare almaya çalışırlar.

  
Hacıyı ziyarete eli boş gidilmez. Mutlaka ona hediye bir şeyler alınır. Bu 2 kg şeker olabilir veya birkaç paket makarna olabilir veya pirinç, bulgur gibi genelde gıda üzerine malzemelerle hacı evine gidilir. Hacı gelen misafirlerini derin bir samimiyet içerisinde kucaklayarak karşılar. Onlara zemzem, hurma, tesbih, takke, koku, namazlık gibi malzemelerden ikram eder, dağıtır. Ayriyeten tıpkı düğünlerde olduğu gibi hacı evinde sofralar kurulur gelen mutlaka yedirilir.Daha sonra Kabe’ye dair uzun uzun sohbetler yapılır..Gidenler hatırlamış olur, gidemeyenlerin ise biran önce gidebilmenin hesapları içine düşer..    

2019 Yılı Eğridere Mahalli Muhtar v Heyeti

                                                         
    Ahmet Yaşar Ağıralıoğlu  
      GSM: 0533-4861557          

                              ----------------------------------------------------------------------------

         
      Yusuf YILDIZ
   Tel: 0542-7628519
       Muhammet PAMUK
   Tel: 0535-0109476
    Remzi KILIC
   Tel: 0532-7037342
  Osman KOCA
  Tel: 0537-4578415

                             ------------------------------------------------------

                     2014 Yılı Eğridere Mahalli Muhtar v Heyeti

                                                         
    Osman Bozoğlu  
GSM: 0542 / 6365710            

                              ----------------------------------------------------------------------------

         
      Turan Kanberoğlu
   Tel:
       Zeki Gönan
   Tel:
    İsmail Çakıroğlu
   Tel:
  Abdurrahman Çatal
  Tel:

--------------- 2009 / 2014 Yılları Görev Yapan Muhtar ve Heyeti ----------------------------

             
                                                      
                                             A-Yaşar Ağıralıoğlu (2009 / 2014)
 

     Murat Gönan

Hüsnü Çatal

     Dursun A.Baş

Kahraman Korkmaz 

 

 


  

                             1998 / 2009 Yılları Görev Yapan Muhtar ve Heyetimiz

                                                  
                                              H.Recep YILDIZ  (1998 - 2009)

 

 

 

 

 

 

 

A.Yaşar Ağıralıoğlu

 Yaşar Şahin

 Zeki Gönan

 Hüseyin Kamiloğlu

 

 

                                                 Köyümüzün Eski Muhtarları

 

 

 

 

 

 

 

 

  H.Halil Kaymak

 H.Muhammet Yıldız

  H.Salih Yıldız

 H.Mehmet Çokluk

 

 

 

 Bild Vorschau

 

 Bild Vorschau

 

 Bild Vorschau

  H.Mustafa Ağıralı

 H.Hasan Pamuk

 H.Mustafa Kota

İsmail Coşkun

 

Bild Vorschau 

 

 

 H.Mehmet Yıldız (Tiv)

  Lema

Bilgimiz bu kadar yukardaki resimlerde yanlışımız varsa lütfen düzeltiriniz. diğer görev yapmış muhtarlarımız varsa bizlerle baylaşınız. teşekkür ederiz.

Page 2 of 2

Login


 

Ziyaretçi Defteri

pasamehmet
Herkeze Selam, acaba bu ""Sülaleye dayali Soy Ağacimiz."" ne zaman faaliy...

Ilkokul Mezunlarimiz

Eğridereköyü İlkokulu ilk olarak 1948 - 2008 Eğitim Yili

Calisma Asamasinda

Eğridere Köyü Facebook

Sosyal Medyada da, beraber kalalim.
Takip et Tiklayiniz

Go to top