Çocukluğumdaki pek çok hatıra arasında mahalle mektebimiz de yer alır.1950lerin ilk yıllarında henüz ilkokula başlamadan, 5-6 yaşlarındayken, kış günlerinde ev halkının teşviki ile bazı günler evimize çok yakın olan mahalle mektebine giderdim. Halk bu binaya küçük mektep, çocuklar ise küçük cami derlerdi. Bina camiye, medreseye ve çeşmeye çok yakın. Köyün merkezindeki bu dört eser, köyün adeta manevi dört direği gibidirler.

Sabahları geç saatte evden elimize bir odun tutuşturuluyor ve mektebe gönderiliyoruz. Elimizde veya boynumuzda, bir kısmımız elifba (alfabe) cüzü, bir kısmımız Elham cüzü ve bazılarımız Kuran taşıyor. Çocukların bir kısmında ise hiç yazılı bir metin yok. Salı günü Çaykaranın pazarı olduğu için hoca alışverişe gidecek, dolayısıyla mektepte ders yok. Ayrıca Cuma günü de tatil. Günde 3-4 saat mektep açık. Çocukların bazıları geç geliyor. Düzenli bir başlama saati de yok. Mahallede bulunan 4-10 yaşları arasındaki kız-erkek bütün çocuklar düzenli olmamakla birlikte çoğunlukla mektebe geliyorlar.


Mektep tek katlı, tek gözlü ve tek kapılı bir odadan ibarettir. Giriş seviyesine kadar temelde taş örülmüş. Giriş katında odanın üç tarafı tahtaların birbirine geçmesi ile yapılmış ahşap duvarla kapatılmış; eğime göre yukarı cephesinde bulunan dördüncü duvar soba borusu yerleştirilebilsin diye taş duvarla örülmüştür. Mekânın döşemesi ahşap, çatısı kiremit kaplıdır. Yapı malzemeleri bölgede bol olan taş ve ahşap. Yapıda çimento, demir, harç, beton gibi tabii olmayan hiç bir malzeme kullanılmamış. Taş duvarlar çamur harcı ile örülmüştür. Bu mektep 1920lerde Ömer Balın arazisinde, yol kenarında imiş. Bir yangında yandığı için bugünkü yerinde inşa edilmiş. Başlangıçta daha genişken yıkılmaya yüz tutmuş ve yeniden daha küçük yapılarak bugünkü bina ortaya çıkmıştır.


Hocamız ortalama medrese tahsili görmüş mahalleden yaşlıca bir amca. Kış aylarına girilince çocuklar bazı dini bilgileri öğrensin, cahil kalmasın diye mahalledeki aileler görüşür ve o yıl mektebe kimi hoca olarak tutacaklarını belirler. Diğer aylarda çocuklar hiç durmadan çalışan ev halkına işlerinde yardım eder. Bu yardım evdeki bebeklere nezaret etmekten inekleri beslemeye veya ev işlerinde ve dışarıda ev halkına yardımdan, yük taşımaya kadar değişir. Hocanın ücreti sembolik bir miktar ve mahalledeki aileler tarafından karşılanıyor.
Hocanın kürsüsü odanın bir köşesine yerleştirilmiş bir peyke ve bu peykeye serilmiş yünlü bir pöstekiden ibaret. Hoca gelir, paltosu ile pöstekiye oturur. Yanında fındık dalından yapılmış uzun bir sopası vardır. Odanın ortasında soba yanıyor. Sobanın etrafına yerleştirilmiş tek sıra halindeki sıralarda biz çocuklar oturuyoruz. Mektebe gelen bir çocuktan her gün bir odun getirmesi isteniyor. Büyük çocuklardan biri bu getirilen 80-100 santimetre uzunluğundaki odunları testere il kesip kısaltıyor ve sobalık hale getiriyor. Bu mektepte hocalık yapanlardan isimlerini bildiklerim Kamil Çatal, Ali Faik Can, Sait Yaroğlu, İsmail Yıldız, Hasan Ağıralioğlu ve Dursun Ali Sürmelioğludur.


Hoca her gün gelen her çocukla sıra ile tek tek ilgileniyor. Okuma iki türlü yapılıyor: Ezber okuma ve kitaptan okuma. Okuma sırası gelen çocuk hocanın önündeki iskemleye oturur. Önündeki rahle üzerine cüzünü koyar ve ders sayfasına açarak okumaya başlar. Hoca her iki okumasını da ayrı ayrı ve adım adım izler ve gerekli düzeltmeleri yapar. Ezberi su gibi okuyorsa veya kitabı kekelemeden okumuşsa dersini geçmiş sayılır ve hoca bir sonraki günün ezber metnini ve okuma sayfasını belirler. Metin okumaya Elifba cüzünde başlanır, Amme cüzü, Tebareke cüzünden sonra Kurana çıkılır.

Hoca bir çocuğu okuturken diğer çocuklar boş durmaz. Hep bir ağızdan yüksek sesle ilahi, dua, dini bilgi ve süreleri tekrarlarlar. Bu ağız dersleri en etkili öğretme metodu olurdu. Bu yüksek sesle okuma tekrarlarına çocuk da katılınca çocuk kulaktan pek çok bilgiyi ve duayı kolaylıkla öğrenmiş olurdu. Aklımda kalan bir ilahi şöyleydi:

Elif Kuran başıdır.
Cümlemizin işidir,
Bu duayı bilenler
Yarın cennet kuşudur.

Sevdi sevdi Ahmedi
Çok Sevdi Muhammedi
Muhammedin kulları,
Hoşbeş etti onları.

Büyük çocuklardan biri bu okuma korosunu yönlendiriyor.“Şimdi Amentü duasını okuyalım“. Hep bir ağızdan bu dua okunuyor.“Haydı şimdi Elemtereden (Fil Suresi) başlayarak sureleri okuyalım“. Şimdi ise Allahı bir bilirim, Resulü hak bilirim, İlahisini okuyalım. Ezan okuma ve kamet getirme de öğretilenler arasında. Ayrıca 6 iman şartı, 5 İslam şartı, 32 farz gibi temel bilgiler yüksek sesle tekrarlanıyor. Bağırarak katıldığımız bu toplu okumalar biz çocuklar için eğlenceliydi. Bu okumlar sayesinde bazı yetenekli çocuklar evde hiç çalışmadan pek çok duayı ezberlemişti. 4-5 yaşındaki çocukların Kuranın son 20-22 suresini ezberlediğini hatırlıyorum. Evlerde aileleri tarafından dersleri ile ilgilenen çocuklar daha başarılı oluyordu. Odada çok gürültü olunca hoca çocukları susmaları için ikaz ediyor. Gürültü seviyesi çığırından çıkınca hoca gürültü yapan bazı yaramaz çocuklara sopayı gösteriyor.

Bu mahalle mekteplerinden Eğridere Köyünde 8 tane var.1. Cami yanı (bizim devam etiğimiz) mektebi, 2. Cami civarı mektebi, 3. Fındıklı Mahallesi mektebi, 4. Baltacı Mahallesi mektebi, 5. Işıklı Mahallesi mektebi, 6. Serinsu Mahallesi mektebi, 7. Ayvacı Mahallesi mektebi, 8.Ovacık Mahallesi mektebi. Bizim mektep dışındaki mekteplerde, cami uzak olduğu için teravih namazları ve bazen vakit namazları da kılınırdı. Bu mekteplerin bazıları iki bölmeli, fakat hemen hemen hepsi benzer biçimli ve aynı malzemeden yapılmışlardır. Bunların hepsi ayaktadır. Komşu köylerde de bunlara benzer pek çok mektep vardır. Bunları ana ve babalarımızın, atalarımızın hatırası olarak koruyup saklamak gerekir.

Bazen yaylalarda da çocuklar için bir iki aylık mektepler açılırdı. Eskiden bunlara sıbyan (çocuklar) mektepleri de denirdi. Bu çocuk mektepleri sayesinde kız erkek hepimiz, bütün çocuklar dinimizin temel bilgilerini ve namaz sure ve dualarını öğrendik ve çoğumuz okula başlamadan önce okumayı söktük.

Bu çocuk mekteplerinden başka,

1. Medreselerde ve âlimlerin evlerinde Arapça ve İslami Bilimler,
2. Medrese ve âlimlerin evlerinde Kuran hafızlığı çalışmaları,
3. Camilerde erkeklere Cuma vaaz ve hutbeleri,
4. Teravih namazından önce kadın ve erkekler için camideki vaazlar,
5. Kadınlar için Cumartesi vaazları,
6. Camilerde Bayram namazından önce sohbet ve vaazları,ile dini eğitim devam ederdi.

Çocuk mektepleri bugünkü etiğim anlayışına göre çok zayıftı.

1. Bunlar yılda bir-iki ay açık kalırdı.
2. Bunlarda genellikle günde 2-4 saat eğitim verilirdi.
3. Bir kayıt sistemi yoktu ve bitiren çocuğa bir belge verilmezdi.
4. Başlayanın devam mecburiyeti yoktu.
5. Aileler ve çocuklar için zorunlu değildi.
6. Genellikle yazı yazma öğretilmezdi.

Bütün bu olumsuzluklarına rağmen o zamanın şartlarına göre önemli bir ihtiyacı karşılıyorlardı. O devirde o yaştaki kız-erkek bütün çocuklar için faydalı ve gerekli dini bilgileri sağlayan bu mekteplerin devam ettirilmesi çok anlamlı bir hareketti. Vasıta olanlara şükran borcumuz vardır.
Mahalle mektepleri açmak, Anadoluda.13. yüzyıldan başlayan ve asırlar boyunca bir bakıma ilkokul, ilk mektep yerine geçen bir eğitim geleneğidir. Tanzimattan sonra şekilleri değiştirilmişti.
Daha sonra 1924 yılında çıkarılan Tevhid-i Tedrisat (Öğretimlerin Birleştirilmesi) Kanunu ile ülkedeki ve köylerdeki bu eğitim sistemi kapanmıştı. Ancak 1940ların sonlarına doğru mahallelerin gayreti ile bu mahalle mektepleri tekrar açılmıştı.

Köyümüzde ancak 1948 yılında ilkokul açılabilmiştir. Mektepsiz kalınan bu ara dönemde yetişen çocuklar, çoğumuzun baba ve dedeleri, mektep imkânlarından mahrum büyümüştür.

Prof Dr.Neçati Ağıralıoğlu

Login


 

Ziyaretçi Defteri

pasamehmet
Herkeze Selam, acaba bu ""Sülaleye dayali Soy Ağacimiz."" ne zaman faaliy...

Ilkokul Mezunlarimiz

Eğridereköyü İlkokulu ilk olarak 1948 - 2008 Eğitim Yili

Calisma Asamasinda

Eğridere Köyü Facebook

Sosyal Medyada da, beraber kalalim.
Takip et Tiklayiniz

Go to top