İnsanin doğup büyüdüğü, kendi kişiliğine kavuştuğu, kendine ait hissettigi vatan gibisi var midir? Kısa sayılmayacak ömrümde Almanya, İsviçre, Fransa, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Danimarka, Avusturya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Romanya, Slovenya, Hırvatistan, Sırbistan, Bosna Hersek, Kosova, Makedonya, İtalya, Lichtenstein, San Marino, Bulgaristan ve Yunanistan gibi yirmiden fazla ülkede değişik nedenlerle bulundum. Fakat Köyümdeki gibi kendimi asla rahat hissetmedim. 

Şersa´dan okula gelirken kardan ıslanan ayaklarımızı kurutmak ve soğuk günlerde okulumuzda ısınmak için herkesin birer skizmat getirmek zorunda olduğu o güzel günlerde DAYANISMAYI… 

  
O güzel günlerde zannedersem yalnızca okula giden öğrencilerin velilerine verilen Ekmek, Süt tozu gibi ürünleri Çaykara`dan çuvallarla sırtımızda taşıyarak örgenci arkadaşlarımız arasında bölüşerek öğrendiğim PAYLASMAYI
Çok sevdiğim Rahmetli Salih Zeki Hoş öğretmenimin içinde not defterinin de bulunduğu çantasını bana vererek evine yollarken, “Bak bu defteri sana emanet ediyorum, Sakin içindeki notlara bakma!” diyerek bana verdiğinde, Sınıf arkadaşlarımın bütün ısrarlarına rağmen aldığım gibi çantayı teslim ederek, EMANETE SAHIP CIKMAYI
Daha Eğridere Köyü İlkokuluna gittiğim günlerdeki yeni bir uygulamayla yolda gördüğümüz büyüklerimize durup selam ve yol vermeyi, Eğer gelen öğretmenimiz ise yine durup hazır ol vaziyette “Nasılsınız öğretmenim?” diyerek başımızla selam vermeyi öğrendiğim BÜYÜKLERIMI SAYMAYI

   

O güzel okula devam eden ben ve okuldaşlarım da nice meziyetleri kazandığımız o güzel mekan şimdi ıssız, garip, mahzun! ve harabe….
Her sabah toplandığımız okulun bahçesi şimdi öksüz! Tebenek oynadığımız yerler yok olmuş, O kısa teneffüs aralarında nasıl sığdırdığımıza hala hayret ettiğim saklambaç, kulüp, top gibi değişik oyunlar oynadığımız oyunları oynayan artık kimse yok.
Öğrencilerin aldığı cezayı çekmek için içine kilitlendiği, bir çeşit hücre vazifesi gören öğretmenler tuvaleti işlevini çoktan kaybetmiş. Kirli, tozlu ellerimizi yıkadığımız, kotilamıza kadar çamur izleri taşıyan pantolonlarımızı ve önlüklerimizi sildiğimiz çeşmenin suları kesik, muslukları yok…

En güzel günlerimizin geçtigi sınıflarımızda kütüphanesine, badanasına bile dikkat ettiğimiz sınıfların artık camları kırık, pencereleri harap, -herhalde- yağmurun etkisini azaltmak için olsa gerek, içi kitap dolu kitaplıklar pencereleri koruyor!!!Egridere Köyü İlkokulu tabelası bile bütün bu olumsuzluklara yan yatarak direnmekteyken, Böyle harap halde kalmasının herkesi mutlaka rahatsız etmekte olduğu aşikardır. Peki neler yapılabilir?......

Bir başka yazımda buluşmak umutuyla sevgi selamlarımla

Osman TOK
14 Kasım 2008
Almanya / Weil a.Rh.

Login


 

Ziyaretçi Defteri

pasamehmet
Herkeze Selam, acaba bu ""Sülaleye dayali Soy Ağacimiz."" ne zaman faaliy...

Ilkokul Mezunlarimiz

Eğridereköyü İlkokulu ilk olarak 1948 - 2008 Eğitim Yili

Calisma Asamasinda

Eğridere Köyü Facebook

Sosyal Medyada da, beraber kalalim.
Takip et Tiklayiniz

Go to top