Bir günlük bir ziyaret için köydeyim.Sebebi ziyaretimiz kadastro çalışmaları.Çaykaradan yukarı solaklı deresinin şırıldayışı kuşların cıvıl cıvıl cıvıldayışları arasında yeni başlayan yeşillikleri seyrede ede duygu yüklü olarak mahalleye çıktım.o muazzam manzarayı hepinizin seyretmesini çok isterdim.Mor menekşeleri sümbülleri papatyalarımı anlatsam şeftalilerin eriklerin elmaların çiçek actıklarınımı.Yoksa fındık yapraklarının yeşerdiğini çimenlerin doğanın rengini değiştirdiğini Aşağıdan yukarıya doğru uzanan sıra dağların yeşillikleri göz kamaştırıyor.

Yeşilin her tonunu görmek mümkün.İçim ferahlıyor Annesini kaybetmiş kuzu gibi beş dönüyorum etrafta kokluyorum seyrediyorum özlemin verdiği sarhoşlukla inanın acaba değişik bir koku olurmu diye taşları bile kokluyorum.Diğer taraftan rüzgar kendini hissettiriyor.Ağaçlar bir otarafa bir bu tarafa yatıyor adeta rukuya eğiliyor.

Dağlara yaylalara komlara ağaclara baktım gözlerim doldu doldu buğulandı.Cam ağaclarını gürgen ağaclarını kestane ağaçlarını kucaklıyorum.Sifinleri mor çiçekli komarları lirkabaları kucaklıyorum.Lapazaları sırganları skuliları kucaklıyorum.Gözlerimi kapattım ve evleri çeşmeleri dereleri hatta dağları kucaklamak istedim.Sarılır gibi yaptım. ellerim boş kaldı ama her tarafa doya doya baktım.Birikmiş hasret duygularımı köreltmeye çalıştım.Faydalıda oldu.Boğulmaya ramakkalan insan ciğerlerine pompalanan temiz hava gibi geldi bana.

Birkaç tane çocukluk arkadaşımla buluştuk lemetosta.Mehmet Kara Niyazi Çatal Ali Çatal vs. Eski anılarımızdan canlandırdığımız oldu.Sonra kambodan yukarılara doğru baktım.Bakmak yetmiyor köyün merkezine kadar gitmeliydim.Öylede oldu.Dağların tepelerinde karlar duruyor oradan bize selam veriyordu sanki.Caminin ordan göz ucuyla bütün köyü dolaştım.Omuzlarının üstüne attığı paltosuyla sallana sallana gelen dayımın oğlu Mustafa Yaşarı hatırladım.Duygulandım üzüldüm ağladım.

Yakın akrabamız Zeki Hoş hocayı hatırladım.Oynadığı futbol macında "Haydi aslanım sen yaparsın atarsın onu " diye takım arkadaşlarını motife ettiği hala kulaklarımda cınlar.Gözlerim doldu.Çocukluk arkadaşımız komşumuz emsalimiz Yılmaz Çatal'ı hatırladım.Sert gülüşlerinin ardından yanaklarının kırmızılığını görür gibiyim.Gözlerim doldu.Gençliğine doyamadan aramızdan ayrılan yukarı doğru taradığı saçlarıyla ve güzel gülüşleriyle hatırladığım Şerafettin Yılmaz'ı zihinde canlandırmak için kamboza bakmak gerekmez her halde.Gözlerim doldu.

Kemal Şen kadar olmasada bizleri gülmekten kırıp geciren şehit polis memuru İsmail Şen'de bizim mahallede ve çocukluk arkadaşımızdı.Gözlerim doldu.Mahalle ve orta okul arkadaşımız Halim Can vardı. Daha sonra yurt dışına gidip çalışan ve orada tiz sesiyle kaset dolduran Halim Şen'i asla unutmuyoruz.İsmet Can Yunus Yıldız Hüseyin Kaşan'ı ve daha bir çok arkadaşımız dostumuz can yoldaşımız genç kardeşlerimiz.Hepinizi tek tek hatırladım boğazım düğümlendi.Sizlerin ve tüm rahneti rahmana kavuşanlarımızın ruhu şadolsun.
Evet sılayı rahimetmiştim ama bir üzüntü olmuştu benim için. Akşam kalmaya niyetliydim ama sanki hiç elektriksiz yaşamamış gibi ceryan yok bu akşam dediler.. ee ozaman ben gideyim dedim.Gerci belki evde idare veya şuşeli lambada yoktuya her neyse..Yola revan oldum aynı zamanda.

Evet bir bahar günü bu kadar hüzün yeter düşüncesiyle noktalıyor hepinizi Ona emanet ediyorum.

01 Nisan 2008
Ali Kemal Hoş / Samsun