Dünyaya gözümü açtığım, çocukluk ve gençlik yıllarım

Dünyaya gözümü açtığım, çocukluk ve gençlik yıllarımın geçtiği, her karış toprağında ayak izlerimin bulunduğu, bana çok eziyet çektirmesine rağmen sevgisi kalbime işlenen, bir ana baba gibi bildiğim köyümü özleyeceğim,

Patika yollarında lastik yıprattığım, yol kenarlarındaki sularından kana kana içtiğim,ağaçlarının gölgesinde serinlendiğim, kayalarının altında yağmurdan korunduğum, ısınmak ve ev yapmak için ağaçlarını kestiğim, üzerindeki çayırlardan ot topladığım ve güzelliğini fotoğraf karelerine aktardığım dağlarımı özleyeceğim,
Yaklaşık 20 kilometre yaya yol ile ulaşabildiğim, çocukluğumun ve gençliğimin en neşeli günlerini geçirdiğim, soğuk sularını içtiğim, temiz havasını soluduğum, çimenlerinde top koşturduğum, arakesme ve matika oynadığım, ahşap obalarında yaptığımız barakaslarda eğlendiğimiz yaylamı özleyeceğim,
Nüfusun 1500 olduğu, ilkokul mevcudunun 228, öğretmen sayısının 9 olduğu, köyde 8 bakkal, 3 terzi, 2 lastikçi, l berber 5 hancının olduğu, elektrik ve telefonun olmadığı, haberleşmenin yolcular vasıtasıyla yapıldığı, bir hastalık veya ölümün haber verilebilmesi için saatlerce beklendiği, ısınmak için ocakların ve ince tenekeden yapılmış küçük sobaların kullanıldığı, aydınlanma için çıra, fener, şişeli lamba ve leküslerin kullanıldığı, iletişim için bataryalı ve transistorlü radyoların kullanıldığı,
45 ‘lik plakları çalan pikapların kullanıldığı, duyuru yapmak için minare şerefelerinden çağrıların yapıldığı o günleri özleyeceğim. Küçükken hürmet ettiğimiz, kendilerine asla saygısızlık yapmadığımız, sözlerine itaat ettiğimiz, her işte arkalarından gittiğimiz, temel hayat bilgisini onlardan öğrendiğimiz, kendilerinden sevgi, şefkat ve merhamet gördüğümüz ve bu gün bir çoğu dünyada olmayan büyük insanlarımızı özleyeceğim,
Gençlik yıllarımda arkadaşlarla oynadığımız oyunları, beraberce katıldığımız imeceleri, yaptığımız horonları, yüzük oyunlarını, gece 2 pilli elektrikle sırf eğlence için onca yolları vurmamızı,ceplerimizin zil çaldığı, lokantada yiyenlere imrenerek baktığımız, her gün 5-10 km yol kattederek okula gidip geldiğimiz, yüzmek için derelere indiğimiz, meyva ve sebze aşırdığımız, bazen dayak yediğimiz, kışın karlarla oynadığımız, tuzaklarla kuş yakaladığımız, birkaç balık tutmak için Cunis deresine gittiğimiz ve gecelendiğimiz, çok gizli ve edepli olarak sevdalık yaptığımız o günleri özleyeceğim,
Çocukluk ve gençlik yıllarımızda yaylanın olmazsa olmazları, yaylanın neşesi, şenliği,güzellikleri, yardımseverleri, işgörenleri İsmail TOK’u, Ahmet TOK’u, İbrahim BEKİROĞLU’nu, Cemal ve Mustafa ŞEN’i, Rasim ve Ömer ALKAN’ı, Muhammet KAŞAN’ı, Muhammet HOŞ’u, Ahmet ŞAHİN’i, Kapitan Mehmet BAL’ı,İbrahim ve Yakup GÖNAN’ı ve daha bir çok dedelerimizi ve nenelerimizi özleyeceğim. Kimi çocuk yaşlarında, kimi gençlik yıllarında kimi de ilerlemiş yaşlarında memleketi zorunlu terk edip gurbete giden, çok sevdiği memleketinden göç eden ancak yıllar geçmesine rağmen memleket hasreti gittikçe kalbine sinen köylülerimi özleyeceğim.
Hulasa çalısından çırpısına, toprağından taşına, yaylasından dağına, geçmişinden geleceğine, gencinden, ihtiyarına, acısından neşesine, derdinden dermanına köyümü ,GORGORASIMI özleyeceğim.

Login


 

Ziyaretçi Defteri

pasamehmet
Herkeze Selam, acaba bu ""Sülaleye dayali Soy Ağacimiz."" ne zaman faaliy...

Ilkokul Mezunlarimiz

Eğridereköyü İlkokulu ilk olarak 1948 - 2008 Eğitim Yili

Calisma Asamasinda

Eğridere Köyü Facebook

Sosyal Medyada da, beraber kalalim.
Takip et Tiklayiniz

Go to top